İç Tahkim Yolu ve Yabancılık Unsuru

İç Tahkim Yolu ve Yabancılık Unsuru

Türkiye’de Yerli Tahkim (İç Tahkim) için belirlenen kurallar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 407 ile 444. Maddeleri arasında düzenlenmektedir. Bu kanunun 407. Maddesinde iç tahkimin nerelerede uygulanacağına ilişkin, tahkim yeri olarak Türkiye’nin seçildiği ve 21/06/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nda geçen yabancılık unsurlarını taşımayan uyuşmazlıkların bu düzenlemelere tabi olacağı belirtilmiştir. Bu nedenle hangi durumlarda Milletlerarası Tahkim Kanunu Anlamında “yabancılık unsuru” bulunacağına bakmak için, atıf yapılan kanunun 2. Maddesi’ni incelememiz gerekmektedir; 

 “Aşağıdaki hâllerden herhangi birinin varlığı, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını gösterir ve bu durumda tahkim, milletlerarası nitelik kazanır.

1. Tahkim anlaşmasının taraflarının yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması.

2. Tarafların yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin;

a) Tahkim anlaşmasında belirtilen veya bu anlaşmaya dayanarak tespit edilen hâllerde tahkim yerinden,

b) Asıl sözleşmeden doğan yükümlülüklerin önemli bir bölümünün ifa edileceği yerden veya uyuşmazlık konusunun en çok bağlantılı olduğu yerden, başka bir devlette bulunması.

3. Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşmeye taraf olan şirket ortaklarından en az birinin yabancı sermayeyi teşvik mevzuatına göre yabancı sermaye getirmiş olması veya bu sözleşmenin uygulanabilmesi için yurt dışından sermaye sağlanması amacıyla kredi ve/veya güvence sözleşmeleri yapılmasının gerekli olması.

4. Tahkim anlaşmasının dayanağını oluşturan asıl sözleşme veya hukukî ilişkinin, bir ülkeden diğerine sermaye veya mal geçişini gerçekleştirmesi...”

Bu maddede açıklanan kapsama giren her unsur yabancılık unsuru sayıldığından, artık söz konusu olay iç tahkimin değil, uluslarası tahkimin konusu olacak; dolayısıyla da Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na değil, Milletlerarası Tahkim Kanunu hükümlerine tabi olacaktır.

Dolayısıyla taraflardan birinin yabancı olması durumunda iç tahkime gidilmesi söz konusu olamamaktadır. Nitekim Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/14866 E.  sayılı kararında söz konusu şirketin Singapur bağlantılı çalıştığı ve iç tahkim kurallarına göre görülen bir tahkim yargılamasına ilişkin,

“6100 sayılı HMK'nun 407. maddesi “ Bu kısımda yer alan hükümler, 21.06.2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun tanımladığı anlamda yabancılık unsuru içermeyen ve tahkimyerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanır.” hükmünü; 4686 sayılı Milletler Arası Tahkim Kanunu'nun 2. maddesi “Aşağıdaki hallerden herhangi birinin varlığı, uyuşmazlığınyabancılık unsuru taşıdığını gösterir ve bu durumda tahkim, milletlerarası nitelik kazanır. (1.) Tahkim anlaşmasının taraflarının yerleşim yeri veya olağan oturma yerinin ya da işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması...” hükmünü; Aynı Yasa'nın 15/B maddesi ise “ B) İptal davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra asliye hukuk mahkemesi, hakem kararının icra edilebilir olduğuna ilişkin bir belgeyi istemde bulunan tarafa verir...” hükmünü içermektedir.

Yukarıda ayrıntısı verilen Yasal mevzuat ışığında somut olaya bakıldığında; şikayete konu icra takibine dayanak 13/08/2013 tarih, 2010/6 esas sayılı Hakem Heyeti Kararından; alacaklı .. Ltd. Şti.'nin .. şirketine bağlı olarak çalışan ve Singapur'da mukim bir şirket olduğu; borçlu .. Sınai ve Tıbbi Gazlar İstihsal Endüstrisi A.Ş.'nin ise .. topluluğuna ait %100 yerli sermayeli bir şirket olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın 4686 sayılı Yasa'nın 2. maddesi hükmünde tanımlanan yabancılık unsuru taşıdığı tartışmasız olup, uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı HMK.nun 407. maddesi hükmü gereğince 4686 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.”  şeklinde karar vermiştir.

Benzer doğrultuda, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2007/2145 E. sayılı kararında ;

“Taraflar arasında çıkan bir uyuşmazlığın giderilmesinde kural olarak görevli yargı yeri ( Adli Yargı ) mahkemelerdir. Taraflarca bunun aksine sözleşmeye konulan bir şart ( tahkim şartı ) ile veya ayrı bir tahkim sözleşmesiyle uyuşmazlığın halli hakeme bırakılabilir. Tahkim ile ilgili düzenlemelere 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 516. ve devamı maddelerinde yer verilmiştir. Ayrıca 21.06.2001 tarih ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu "yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya bu kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklar hakkında uygulanmak" üzere 05.07.2001 de yürürlüğe konulmuştur. 4686 sayılı kanunun 2. maddesinde yabancılıkunsuru, 3. maddesinde ise 'Tahkimde görevli ve yetkili mahkeme ile mahkemelerin müdahale sınırı açıklanmıştır.” diyerek yine aynı yabancılık unsurlarına atıfta bulunmuş ve bu unsurların bulunması halinde söz konusu olayın ancak Milletlerarası Tahkim Kanunu hükümlerince tahkim yargılamasına götürülebileceğini ifade etmiştir.

Bunun yanında Yargıtay 11. Hukuk Dairesi yabancılık unsurunun her zaman milletlerarası tahkim uygulanması sonucu doğurmadığını belirterek bazı durumlarda HMK’ya tabi olunacağını gösteren şekilde; yerel mahkemenin  yabancı hakem kararının tenfizine ilişkin gerçekleştirdiği yargılamada ,

“Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından yabancılık unsuru taşıyan bir kısım olaylarda MÖHUK 27 ve HUMK.nun 16 nci maddesindeki koşulların mevcudiyeti halinde yargı yetkisinin ülkenin egemenlik hakkına ilişkin olması nedeniyle Türk Mahkemeleri'nde olduğu, birçok yabancı ülke mahkemelerinde görülmekte olan davalarda ve bu davalarla ilgili ihtiyati tedbir ve haciz kararlarının, tedbir kararı ile durdurulmasının mümkün olmadığı, bu nedenle dava ve ıslah dilekçelerinde ileri sürülen taleplerin mahkemenin yetki alanı içinde olmadığı gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, mahkemece, 27.11.2002 günlü kararı ile konulan tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.” doğrultusundaki kararını onamıştır. Ancak söz konusu karar iç tahkimden değil, Türkiye mahkemelerinden bahsetmektedir.

Kısaca, İç Tahkim yolu, içerisinde Milletlerarası Tahkim Kanunu 2. Maddesi uyarınca yabancılık unsuru taşımayan ve tahkim yeri Türkiye olarak belirlenen vakıalar için geçerlidir ve HMK’da düzenlenen tahkim kuralları uygulanmaktadır.  Ancak bu maddede tanımlanan yabancılık unsurlarını barındıran bir vakıada HMK anlamındaki İç Tahkim yoluna gitmek mümkün olmamaktadır.  Nitekim Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun uygulama alanının HMK’da düzenlenen İç  Tahkim yolundan farkı bnudur; İkisinde de Tahkim yeri Türkiye’dir; ancak birinde(MTK) taraflar yabancılık unsuru taşırken, diğerinde(HMK)  yabancılık unsuru bulunmamaktadır. Bu nedenle yabancılık unsuru bulunduran vakıalarda Türkiye’de tahkim yargılaması yapılacaksa, MTK hükümlerinin uygulanması gerekecektir.

 

Özgür AŞIK Hukuk Bürosu, tahkim konusunda uzman ekibimizle, MTK hükümlerinin uygulamasını aktif bir şekilde deneyimledik.